İşsiz Üniversiteli Ordusu

Günümüz gençlerinden; okuyan da okumayan da komilik yapayım, mağazada elbise katlayayım gibi sıfır hüner gerektiren işlere rağbet etmesinden sanayilerde kalifiye eleman yetişmiyor. Mühendis ilanına 100 kişi kaynakçı ilanına 3 kişi başvuruyor, onların da elleri titremekten kaynak yapacakları yeri bulamıyorlar.

Daha bir üniversiteye kayıt yaptıracağın sırada mezun olduğunda iş bulup bulmayacağını önceden bilirsin. Peki nedir bu işsiz üniversiteli ordusu? Nedir bu üniversite bitirmiş etiketi sahibi olma telaşı? Ya da şöyle sorayım lise mezunu işsiz mi daha acınası, üniversite mezunu işsiz mi daha acınası? Demezler mi insana dört ya da beş yılını göz göre göre neden yaktın? Hepiniz mühendis, mimar olmak istiyorsunuz da bu çizdiğiniz şeyleri kim hayata geçirecek?

Ömrünün ortalama 16 senesi dört duvar arasında geçen bir insan otomatikman yabani bir insan haline geliyor. Çünkü gerçek hayattan yoksun kalıyorlar. “Okumak cahilliği alır eşeklik baki kalır.” manası burada ortaya çıkıyor. Tahsilin hayatını idame ettiriyorsa çizgin bozulmaz, olduğu gibi devam edersin. Ama tahsilinden ötürü ekmek yiyemediğin için yani 23 yaşından sonra sokağa çıkarsan oradaki hayata uyum süreci içerisinde sana eşek muamelesi yapmaları kaçınılmazdır. İster okuyun ister okumayın eliniz bir iş tutmalı. Hayatta her zaman bir alternatifiniz olmalı ki tahsilinize veya yapabildiğiniz tek işe mecbur olmayın diye.

Türkiye’de uzun yıllardır kronik bir sorun olan işsizlik, Kovid-19 salgını ile birlikte tarihi seviyelere ulaştı. Hükümet işsizlikte düşüş olduğunu öne sürse de, iş gücündeki azalma rekor seviyelere gelmiş durumda. Karantina önlemleri ile geçen Mart, Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin işsizlik verilerine göre, geçen yılın aynı dönemine göre çalışan sayısı 2 milyon 585 bin kişi azaldı.

Bu dönemde özellikle meslek sahibi, üniversite mezunu işsizlerin artışı ise dikkat çekiyor.  Son bir yılda istihdam piyasasından çekilen üniversiteli sayısı 565 bin artarken, üniversite mezunu olup da herhangi bir işte çalışmayanların sayısı 1 milyon 350 bine ulaşarak rekor kırdı. Uzmanlara göre, eğitimli işsiz sayısındaki artış kaygı verici.

Esasında perşembenin gelişi çarşambadan belli idi. Bugüne kadar işsizlik rakamlarını düşük göstermek için “her şehre bir üniversite” ve “üniversite mezunu olmayan genç kalmayacak” gibi ekstem laflar söylendi… Üniversiteler iş sahibi olmanın anahtarı olarak görüldü. Bu da gençlerde ve daha öncesinde ailelerde “üniversite mezunu olmayana iş yoktur” anlayışı geliştirdi. Böylece hayata daha geç bir yaşta atılmalarını sağladı.

Vicdanlara sesleniyorum, sizce bu ne kadar doğruydu? Öyle bir vaziyete getirildi ki patronlara sorsanız, üniversite mezunlarının iş beğenmediklerini söylerler, halbuki haklı olarak iş değil kazanç beğenmiyorlar. Eskiden iş olmadığı için ortaya çıkan problemlerin daha katmerlisi bugün çalışacak adam bulunamadığı için oluşuyor.

Hâl böyle olunca da 5 bin lira maaş verilen bir demir doğrama atölyesine senelerce personel aranıp bulunamadığı, işe başvuranların ise “Ben üniversite mezunuyum, bu işi mi yapacağım.” diyerek burada çalışmayı reddettiği manzaralar ortaya çıkıyor.

Ülkemiz üniversite mezunu çöplüğüne dönüşmesin diye söyleyeceğim 6 madde özellikle dikkate alınmalıdır.

1- Eğitim planlaması yapılarak ihtiyaca göre kontenjanlar belirlenmeli.

2- Yeterli öğretim elemanı ve teknik donanımları olmayan fakülteler kapatılmalı. Bir işi yarım yapacağına hiç yapma daha iyidir. Az bilen hoca dinden, az bilen doktor candan eder diye boşa dememişler…

3- Sınıflardaki öğrenci sayısı azaltılmalı, olabildiğince ders sonuna kadar hocanın herkesle tek tek göz göze gelme şansı olsun diye.

4- Her isteyen üniversiteye gitmemeli. Ortaokul ve lisede başarı durumu ve becerisine göre meslek liselerine giriş teşvik edilmeli, bu tür okulların eğitim kalitesi arttırılarak tarım, hayvancılık, sanayi ve diğer sektörlerin ara eleman ihtiyacı karşılanmalıdır. Burada bir parantez açmak zorundayım: Okul başarısını hayattaki başarı ile aynı kefeye koymanın ne kadar akıl dışı olduğunu bilin. Okulda başarılı olamayan hiçbir yerde başarılı olamaz gibi farazi laflar etmenin alemi yok. Herkes her konuya eşit derecede yatkın olamaz.

5- İşverenlerin tahsil gerektiren durumlar dışında üniversite mezunu beklentisi özellikle azalmalıdır. Örneğin: Simitçiye kasiyer arıyorsun ama “önlisans ya da lisans mezunu olması tercihimizdir” gibi ibarelere hiç gerek yok. Keraat cetvelini ilkokul bitmeden öğrenmeyen kalmış mıdır?

6- Her branşta nitelikli elemanlar yetiştirilmesi için Staj eğitimlerine özen gösterilerek gerek devlet gerek özel sektör teşvik edilmelidir. Şayet başka önerileriniz varsa lütfen yorum yazmayı unutmayın.

Derleyen: Servet Saygınoğlu

İşsiz Üniversiteli Ordusu

Yorumlar

yorumlar

Yazar Hakkında

servetsayginoglu

Yazarlık hayatına 2011 yılında Kafka’ya hayranlığı üzerine “Bir Kafes Kuş Aramaya Çıkmış” adlı kitabıyla başlamış, şu anda “Sana Güvenmiştim” kitabına kadar 7 eser yayımlamıştır. Saygınoğlu, şu anda kişisel ve toplumsal konular üzerine hem yazılı hem de video türü içerikleri üretip sunmaktadır.