İÇ GÜZELLİK Mİ, DIŞ GÜZELLİK Mİ? (Altın oran nedir?)

Kendimizi bildik bileli her taraftan bir güzellik algısı yorumları ile karşılaşıyoruz. Saçı şöyleyse güzeldir, gözleri böyleyse güzeldir kilosu şöyle olmalı, boyu bilmem şu kadar olmalı gibi bin bir türlü yorumla karşılaşıyoruz.

Peki nasıl olmalı?

Güzellik, nesnelerin, canlıların, insan vücudunun veya yüzünün belli bir oranda olması ve kişide hayranlık uyandırması olarak tanımlanabilir. Tarih boyunca her dönem farklı bir güzellik ve estetik tanımı yapılmıştır. Bu nedenle günümüzde de net bir güzellik tanımı yapılamamaktadır ancak bilim insanlarının yaptığı araştırma sonucunda insan yüzü ile alakalı matematiksel bir güzellik tanımı çıkarılmıştır.

14 ve 16. Yüzyıldaki güzellik algısına göre daha kilolu, küçük göğüslü, göbekli ve geniş kalçalı kadınlar daha çekici bulunuyordu. 1920’lere gelindiğinde ise kısa saç, küçük göğüs, düz ve kıvrımsız bele sahip kadınlar daha çekici bulunmaya başlandı. Bugünkü zayıf kadın güzeldir algısının temeli ise 1960’larda atıldı. Günümüzde zayıflık eleştirilse de güzel olarak gösterilen insan modellerinin tamamı düz karın bölgesi, dolgun göğüslü, kalçalı ve sağlıklı görünmektedir. Bu algı kadınların tek tipleşmesine yol açmaktadır. Oysa her insanın kendi bedeni ve yüzü içerisinde bulunan altın oran kullanılarak kişinin güzel, çekici görünmesi mümkündür.

Altın oran nedir?

Altın oran ya da güzellik, bir denklem yoluyla açıklanır, irrasyoneldir, ancak bu sayı her yerde karşımıza çıkar: Deniz yaşamında (deniz kabuklarındaki o sarmal), mimaride (Tac Mahal), mikroskopide (DNA moleküllerinde) ve eğlence endüstrisinde (yüzler)…
Basitçe açıklamak gerekirse, günümüzde dünyaca tanınan Taylor Swift, Scarlett Johansson, Kate Moss gibi ünlü ve yetenekli kadınlar, yüzde altın orana göre matematiksel olarak çok iyi durumdalar.

Altın oran nasıl hesaplanır?

Yüzde altın oranı hesaplamak için uzunluğu ve genişliği ölçülür. Sonra uzunluk, genişliğe bölünür. Altın oran tarafından tanımlanan ideal sonuç, kabaca 1.62 olmalıdır.
Yüzde altın oran hesaplanırken göz önünde bulundurulması gereken bir diğer konu da ağız ve burun arasındaki mesafe, ağız ve burun genişliği gibi bazı yüz ölçümlerinin yaşla birlikte genişleme eğiliminde olması. Ayrıca yaşımız ilerledikçe yüzümüz hacim kaybetmeye ve cilt elastikiyetini kaybederek sarkmaya başlar. Bu, zamanla, daha önce simetrik olarak kabul edilen yüzlerin bile altın orandan sapma eğiliminde olduğu anlamına gelir.

Kimi çocukken çok güzeldir, kimi yaşı ilerledikçe yüzündeki ve vücudundaki oranlar daha gözalıcı hale gelir. Gerçek hayatta eğer vücut ölçüleriyle ekmeğini kazanan biri değilseniz bunun üzerine yorum yapılmasına çok da izin vermeyin.

Geçenlerde bir yerde okumuştum: Çocuğun biri dedesine “Dede senin boyun amma kısaymış” demiş, dedesi de gülerek cevap vermiş: “Napayım boyu evlat, gökten yıldız toplayacak değilim ya” demiş.

Genel güzellik algısı üzerine en güzel yorum Mevlana Celaleddin Rumi‘ye aittir. İnsan dışı ile karşılanır, içiyle uğurlanır.

Bir Türk ise şöyle demiş: Dışı lokum gibi, içi b.kum gibi.

Sizin en iyi halinizi yine sizden iyi kimse bilemez. birilerinin gözünde güzel olacağız diye kendi yaşamımızdan sağlığımızdan ödün vermemiz gerekiyorsa bu kesinlikle yanlıştır. Her vücudun normalinin aynı olmadığı kesin. Spor yapmayı asla kötüleyemem ama sporu düzenli yapamadığınız sürece spordan önceki halinizi mumla aramaya başlarsınız.

Askerde kusursuz fiziği olan bir arkadaşım vardı: Yani bir ortama girdiği zaman ne yaparsa yapsın gizlenme şansı yok. “Bu vücudu yapmak hiç de kolay olmamıştır değil mi?” diye sordum, “Vücudu yapmak kolay, mühim olan koruyabilmek. Ben her gün en az üç saatimi spora harcamak zorundayım.” dedi. “Tavsiye eder misin?” diye sordum, “Vücudu yapma süreci ve onun üzerinden prim kazanma sürecine kadar iyi ama spor zorunluluk olduğu andan itibaren hiç de mutlu etmiyor. Ben sivil hayatımda bunun üzerinden para kazandığım halde hiç kolay değil” dedi.

Hoyratça yiyip içmek değil ihtiyacımız kadar yiyip içmek, delicesine okuyup araştırmak değil vasat derecede okuyup araştırmak. Bilginin de sağlığın da ölçülü olanı makbul.

Son olarak da “Çirkin şansı var mıdır?” sorusuna cevap vermek isterim.

İnsanın tabiatında önce çıkma belirme, görünme, fark edilme ihtiyacı ömrü oldukça vardır. Çirkin şansı diye bir şey yoktur, çirkin olduğunu yani görünüş olarak fark edilmediğini düşünerek kendinde marifet arayışına girip başarılı olan vardır. Böylece aklını kullanmayı iyi öğrenir, eşin de işin de her zaman en iyisini bulurlar. Birine gözlerin güzel demek yerine yazın çok güzelmiş, kek deyince aklıma senden başkası gelmiyor, yanlış anlama fırın tepsi kekten bahsediyorum, hele şu üzümlü olanı, yapsana bi daha? demek onu daha hoşnut kılar… O yüzden marifet güzelliği insanlık tarihi boyunca her zaman görünüş güzelliğine galip gelmiştir ve gelmeye devam edecek…

Derleyen ve Hikayeleştiren: Servet Saygınoğlu

Yorumlar

yorumlar

Yazar Hakkında

servetsayginoglu

Yazarlık hayatına 2011 yılında Kafka’ya hayranlığı üzerine “Bir Kafes Kuş Aramaya Çıkmış” adlı kitabıyla başlamış, şu anda “Sana Güvenmiştim” kitabına kadar 7 eser yayımlamıştır. Saygınoğlu, şu anda kişisel ve toplumsal konular üzerine hem yazılı hem de video türü içerikleri üretip sunmaktadır.